Pencereler açık uyuma.
- Don't sleep with the windows open.
Bana pencereyi açık bırakmamı söyledi.
- He told me to leave the window open.
Öfkeli kalabalık, arabaları devirdi ve mağazaların önündeki camları kırdı.
- The angry mob overturned cars and smashed storefront windows.
Ben camı kırarken görüldüm.
- I was seen to break the window.
O, teşhir vitrinine göz attı.
- She looked in at the show window.
Yeni kürk mantolar vitrinde sergilendi.
- The new fur coats were displayed in the window.
Pencereler açık uyuma.
- Don't sleep with the windows open.
Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.