to make known; to declare; to publish; as, to notify a fact to a person

listen to the pronunciation of to make known; to declare; to publish; as, to notify a fact to a person
English - Turkish

Definition of to make known; to declare; to publish; as, to notify a fact to a person in English Turkish dictionary

notify
bildirmek

Onun hakkında patronuna bildirmek zorunda kalacaksın. - You'll have to notify your boss about that.

notify
(Bilgisayar) uyar

Bayanlar ve baylar, lütfen insanları küresel ısınmaya katkıda bulunmayı bırakmaları ve doğa dostu ekipmanlar kullanmaları için uyarın. - Ladies and gentlemen, please notify the people to stop contributing to global warming and use nature-friendly equipment.

notify
ihbarda bulunmak
notify
haber vermek

Tamamen iyileştiğimi haber vermekten mutluluk duyuyorum. - I am happy to notify you that I have fully recovered.

Polise haber vermek zorundayız. - We have to notify the police.

notify
haberdar etmek
notify
bildir

Niçin polis bize bildirmedi? - Why didn't the police notify us?

Böyle bir durumda, ailesine bildirin. - In such a case, notify his family.

notify
{f} ihtar etmek
notify
ihbar

Derhal polise ihbar etmelisin. - You should notify the police at once.

notify
{f} tebliğ etmek
notify
haberdar et
notify
haber verme

Tamamen iyileştiğimi haber vermekten mutluluk duyuyorum. - I am happy to notify you that I have fully recovered.

Polise haber vermek zorundayız. - We have to notify the police.

English - English
notify
to make known; to declare; to publish; as, to notify a fact to a person

    Hyphenation

    to make known; to declare; to publish; as, to no·ti·fy a fact to a per·son

    Pronunciation

Favorites