to make hard or unfeeling; to brazen

listen to the pronunciation of to make hard or unfeeling; to brazen
English - Turkish

Definition of to make hard or unfeeling; to brazen in English Turkish dictionary

bronze
bronzlaşmak
bronze
(Kimya) tunç alaşım
bronze
bronzlaştırmak
bronze
{f} bronzlaş

Güneş onun cildini bronzlaştırdı. - The sun has bronzed her skin.

bronze
bronz rengi
bronze
tunç
bronze
{i} bronz sanat eseri
bronze
(İnşaat) bronz

Kahramanın bronz bir heykelini diktiler. - They set up a bronze statue of the hero.

O bir bronz madalya kazandı. - She won a bronze medal.

bronze
bronzdan yapılmlş sanat eseri
bronze
(fiil) bronzlaştırmak
bronze
Bronze AgeTunç Devri
bronze
(Tekstil) 1. bronz, tunç 2. bronzlaşmak
bronze
tunç,v.bronzlaş: n.bronz
bronze
bronzdan yapılmış
bronze
bronz şekli ver
bronze
bronzla kaplamak
English - English
bronze
to make hard or unfeeling; to brazen
Favorites