to make a threat against someone; to use threats

listen to the pronunciation of to make a threat against someone; to use threats
English - Turkish

Definition of to make a threat against someone; to use threats in English Turkish dictionary

threaten
tehdit etmek

İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi. - The labor unions had been threatening the government with a general strike.

Tüm yapmak istediğimin Tom'u tehdit etmek olduğuna yemin ederim. - I swear all I meant to do was to threaten Tom.

threaten
uyarılmış
threaten
-e işaret etmek
threaten
tehdit edilmiş

Tom oldukça tehdit edilmiş hissetti. - Tom felt quite threatened.

Tom'un biraz tehdit edilmiş hissettiğini düşünüyorum. - I think Tom felt a bit threatened.

threaten
göz dağı vermek
threaten
gözdağı vermek
threaten
(olası bir tehlikeye) işaret olmak
threaten
{f} -e işaret etmek, -in habercisi olmak: These clouds are threatening rain - Bu bulutlar yağmura işaret ediyor
threaten
(fiil) tehdit etmek, gözünü korkutmak, gözdağı vermek, tehlike belirtisi olmak, korkutmak
threaten
haber ver/tehdit et
threaten
korku vermek
threaten
{f} tehlike belirtisi olmak
threaten
kötü bir şeye alâmet olmak
threaten
It is threatening snow. "Kar yağacağa benziyor"
threaten
{f} korkutmak
threaten
threateningly : tehdit ederek
English - English
threaten

He threatened me with a knife.