Rose hava kabarcıkları üflüyordu.
- Rose was blowing bubbles.
Çocuklar kabarcıklar üflüyor.
- The children are blowing bubbles.
Tom, Noel yemeğinde ofisteki bir arkadaşı ile yumruk yumruğa girdi.
- Tom came to blows with a colleague at the office Christmas lunch.
Bizi yumruk yumruğa getiren neydi?
- What made us come to blows?
Bu beni hâlâ şok ediyor.
- It still blows my mind.
In the harbor, the ships' horns blew.