to make a passage, especially by sea; to cross

listen to the pronunciation of to make a passage, especially by sea; to cross
English - Turkish

Definition of to make a passage, especially by sea; to cross in English Turkish dictionary

passage
geçiş

Azınlık partisi, faturaların geçişini engellemek için son çabayı sarfetti. - The minority party made a last-ditch effort to block passage of the bills.

Yan yatan bir araç geçişi engelledi. - A car lying on its side blocked the passage.

passage
geçit

Solda gizli bir geçit var. - There's a secret passage on the left.

Binanın içinde gizli bir geçit bulduk. - We found a secret passage into the building.

passage
geçme
passage
parça

Aşağıdaki parça iyi bilinen bir fabldan bir alıntıdır. - The following passage is a quotation from a well-known fable.

Bu parçayı okuyup Japonca'ya çevir. - Read this passage and translate it into Japanese.

passage
{i} yolculuk
passage
{i} akış
passage
{i} koridor, dehliz
passage
tarik
passage
{i} kanal
passage
bir tasarının kabul edilip yürürlüğe girmesi
passage
{i} gemi
passage
(Tekstil) geçiş, pasaj
passage
seyahat
passage
yol

Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar. - They fled through a secret passageway.

passage
geçit,pasaj
passage
{i} geçme, gitme
passage
geçiş hakkı
passage
(isim) geçit, pasaj, dehliz, koridor [brit.], parça, kanal, geçme, geçiş, akış, yolculuk (uçak, gemi), bağırsakların çalışması
passage
{i} dehliz
passage
{i} koridor [brit.]
English - English
passage

They passaged to America in 1902.

to make a passage, especially by sea; to cross
Favorites