Kaybolmak istemiyorsun, bu yüzden annenin elini tut.
- You don't want to get lost, so take your mother's hand.
Seyahat ederken, kaybolmak kolaydır.
- When traveling, it is easy to get lost.
Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!
- You can't get lost in big cities; there are maps everywhere!
Nereye gidersem gideyim, ben kaybolurum.
- Wherever I may go, I will get lost.
I got lost in his reasoning.