Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Hırsızlar çalıntı yağmayı kendi aralarında böldü.
- The thieves divvied up the stolen loot among themselves.
Yağmacılar mezardan antik eserler çaldı.
- Looters stole ancient artifacts from the tomb.
Yağma, tecavüz ve talan, savaş sırasında yaygındır.
- Looting, raping, and plundering are common during wartime.
Bu senin ganimet payın.
- This is your share of the loot.
Hırsızlar ganimetlerini böldü.
- The thieves split up their loot.
Deprem olursa mağazalar yağmalanacak.
- If there's an earthquake, the stores will be looted.
Bir hükümet görevlisinin görkemli malikanesi yağmalanmış.
- A government official's stately mansion was looted.
Süpermarketi yağmalamaya gidelim!
- Let's go to loot the supermarket!
Herhangi bir yağmalamaya katlanmayacağız.
- We won't tolerate any looting.