Onun bekar olduğunu duymaktan dolayı mutluyum.
- I'm glad to hear that she is unmarried.
Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
- The old man was hard of hearing.
Daha fazla özürler işitmek istemiyorum.
- I don't want to hear any more excuses.
Teorilerinden bir tane daha işitmekle ilgilenmiyorum.
- I'm not interested in hearing any more of your theories.
Biz bir sonuca ulaşmadan önce, Tom'un görüşünü en azından bir kez dinlemek istiyorum.
- I'd like to hear Tom's opinion at least once before we come to a conclusion.
Onu dinlemekten bıktım.
- I'm sick of hearing it.
Herkes kelimeleri ezbere öğrenmek zorunda.
- Everyone has to learn the words by heart.
Tüm yapmanız gereken bu cümleyi ezbere öğrenmek.
- All you have to do is to learn this sentence by heart.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.
Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to hearing from you soon.
Yakında senden haber almaktan müteşekkür olacağım.
- I would appreciate hearing from you soon.
Your case will be heard at the end of the month.