Bırak bir doları bir sentim bile yok
- I don't have a cent, let alone a dollar.
Fransızcayı bırak konuşmayı okuyamam bile.
- I can't read French, let alone speak it.
Yazmak şöyle dursun, okuyamaz bile.
- He can't even read, let alone write.
Koşmak şöyle dursun, neredeyse yürüyemiyor.
- She can hardly walk, let alone run.
I wish he would let me alone so I could get some sleep.