Koşmayı bırak, yürüyemiyorum bile.
- I can't even walk, let alone run.
Fransızcayı bırak konuşmayı okuyamam bile.
- I can't read French, let alone speak it.
Çiğ balık şöyle dursun,ızgara balıktan hoşlanmam.
- I don't like grilled fish, let alone raw fish.
Koşmak şöyle dursun, neredeyse yürüyemiyor.
- She can hardly walk, let alone run.
I wish he would let me alone so I could get some sleep.