to know by practice, try, receive

listen to the pronunciation of to know by practice, try, receive
English - Turkish

Definition of to know by practice, try, receive in English Turkish dictionary

experience
{i} başa gelen olay
experience
{f} tecrübe etmek
experience
marifetli
experience
yaşantılamak
experience
bizzat yaşamak
experience
(Tıp) eksperiyans
experience
görüp geçirmek
experience
(Nükleer Bilimler) deneyim

O genç ama deneyimli. - He is young, but experienced.

Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor. - From my own experience, illness often comes from sleeplessness.

experience
başa gelen şey
experience
{i} olay

Bu olay beni değiştirdi. - This experience has changed me.

Tom benzer bir olay yaşadı. - Tom had a similar experience.

experience
{i} deneyim, tecrübe
experience
serüven
experience
{f} uğramak
experience
deney

O genç ama deneyimli. - He is young, but experienced.

Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha? - Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?

experience
(isim) deneyim, pratik, tecrübe, başa gelen olay, hayat, yaşam, olay, din değiştirme [amer.]
experience
{f} karşılaşmak
experience
{i} yaşam

Yaşamımın en değerli deneyimlerinden biriydi. - It was one of the most rewarding experiences of my life.

Bu tecrübe onun yaşamında çok önemli sayılır. - This experience counts for much in his life.

experience
görüp geçi
English - English
{v} experience
to know by practice, try, receive
Favorites