Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to judge; to estimate

listen to the pronunciation of to judge; to estimate
English - Turkish

Definition of to judge; to estimate in English Turkish dictionary

weigh
tartmak

Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır. - An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.

Seçeneklerimi tartmak zorundayım. - I have to weigh my options.

weigh
{f} düşünüp taşınmak

Avantajları ve dezavantajları düşünüp taşınmak zorundayız. - We have to weigh the pros and cons.

weigh
tartıya vurmak
weigh
gelmek

O, 80 kilodan daha fazla gelmektedir. - She weighs more than 80 kg.

weigh
{i} tartma

Onların çantalarını tartmadım. - I didn't weigh their bags.

Bugünden başlayarak kendimi her gün tartmaya karar verdim. - I have decided to weigh myself every day starting today.

weigh
{f} tart

Kanadalı yetkililer, her insanın malzemelerini tarttı. - Canadian officials weighed the supplies of each man.

Mary onu elinde tarttı. - Mary weighed it in her hand.

weigh
çekmek
weigh
{i} ağırlık

Tom, yerel bir spor salonunda ağırlık antrenmanı yaptı. - Tom did weight training at a local gym.

Tuz ağırlıkla satılmaktadır. - Salt is sold by weight.

weigh
ölçünmek
weigh
weigh down yüklemek
weigh
yük altına koymak
weigh
omuzlarını çökertmek
weigh
{f} yük olmak
weigh
{f} (up) iyice tartmak/düşünmek, ölçüp biçmek, teraziye vurmak. 3
weigh
weigh anchor demir almak
weigh
{f} basmak
weigh
(Tekstil) 1. tartmak 2. çekmek, gelmek
weigh
{f} bastırmak
English - English
weigh