to issue a command

listen to the pronunciation of to issue a command
English - Turkish
komut vermek
order
{f} sipariş vermek

Garson, sipariş vermek istiyorum. - Waitress, I'd like to order.

Sipariş vermek ister misiniz? - Would you like to order?

order
{i} sipariş

Bir sandviç sipariş etmek istiyorum. - I would like to order a sandwich.

Onun siparişi pastırma ve yumurtadır. - Bacon and eggs is his order.

order
{i} şeref rütbesi
order
{i} dizi
order
(Biyoloji,Gıda) takım

Yarışa katılmak için yeni bir takım kuruldu. - A new team was formed in order to take part in the race.

Tom bütün takımlarını sipariş üzerine yaptırdı. - Tom had all of his suits made to order.

order
{i} paso
order
buyrultu
order
düzenini sağlamak
order
düzensiz

Onun odası her zaman düzensizdir. - His room is always out of order.

Uçağın kontrolleri düzensizdi. - The controls of the plane were out of order.

order
(Kanun) hükmetmek
order
durum

Sami'nin SUV'u mükemmel çalışır durumda. - Sami's SUV is in perfect working order.

Oda kusursuz durumda. - The room is in immaculate order.

order
ısmarlama

Ben bunu ısmarlamadım. - I did not order this.

Tom ne ısmarlayıp ısmarlamayacağına karar veremiyor. - Tom can't decide what to order.

order
rütbe
order
havale

Onu Boston'dan posta havalesi ile aldım. - I got it mail order from Boston.

order
sınıf

Çocuklara sınıfta yüksek sesle konuşmamalarını emretti. - He ordered the boys not to shout in the classroom.

Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar. - They accused him of being in the classroom in order to cause trouble.

order
tertip
issue a command
komut vermek
order
(n) sipariş
order
{i} cins, çeşit
order
(Mukavele) talep, sipariş; düzenleme; emir
order
(Tekstil) ısmarlamak, sipariş etmek
English - English
order
to issue a command

    Hyphenation

    to is·sue a com·mand

    Turkish pronunciation

    tı îşu ı kımänd

    Pronunciation

    /tə ˈəsʜo͞o ə kəˈmand/ /tə ˈɪʃuː ə kəˈmænd/
Favorites