Sami, Leyla'ya oldukça ağır bir meth dozu enjekte etti.
- Sami injected Layla with a pretty heavy dose of meth.
Onların bana zehir enjekte ettiklerini düşünüyorum.
- I think they've injected me with poison.
Punk injected a much-needed sense of urgency to the British music scene.