Tom ona özel ders vermemi istiyor.
- Tom wants me to coach him.
Antrenör bana bazı tavsiyeler verdi.
- The coach gave me some advice.
Tom'un beden eğitimi öğretmeni Mary'nin basketbol antrenörüdür.
- Tom's gym teacher is Mary's basketball coach.
Hikaye hem ilginç hem de öğretici.
- The story is at once interesting and instructive.
Sürüş öğretmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.
- My driving instructor says I should be more patient.
İnsanlara öğretmek için hayvanları kullanırım.
- I use animals to instruct people.
İyi bir koç oyuncularına bir baba gibidir.
- A good coach is like a father to his players.
Benim koç günde 6000 kalori yer.
- My coach eats 6,000 calories a day.
O, posta arabasını soydu.
- He robbed the mail coach.
Ben bir koç çalıştırmak istiyorum.
- I wanted to hire a coach.
O yirmili yaşlarda bir aerobik eğitmeni olarak çalıştı.
- She worked as an aerobics instructor in her twenties.
Tom iyi bir eğitmendir.
- Tom is a good instructor.
Listen carefully when someone instructs you to assemble.