to heat to the boiling point, or so as to cause ebullition; as, to boil water

listen to the pronunciation of to heat to the boiling point, or so as to cause ebullition; as, to boil water
English - Turkish

Definition of to heat to the boiling point, or so as to cause ebullition; as, to boil water in English Turkish dictionary

boil
{f} haşlamak
boil
{f} kaynamak
boil
çıban

Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var. - I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.

boil
{i} kaynama

İzlenen demlik asla kaynamaz. - A watched pot never boils.

Normal şartlar altında, suyun kaynama sıcaklığı 100 santigrat derece. - Under normal conditions, the boiling point of water is 100 degrees Celsius.

boil
pişmek
boil
kaynatma

Su kaynatman gerekebilir. - You may need to boil water.

Lütfen yumurtaları çok sert kaynatma. - Please don't boil the eggs so hard.

boil
(Tıp) kan çıbanı
boil
kısaltmak
boil
kaynatmak

Italya'nın Reggio Emilia kasabasında istakozları kaynatmak yasa dışıdır. - Boiling lobsters is illegal in the town of Reggio Emilia, Italy.

Bir yumurtayı kaynatmak yaklaşık on dakika sürer. - It takes about ten minutes to boil an egg.

boil
kaynama çekidi
boil
(Tekstil) 1. kaynatmak, pişirmek 2. kaynamak, pişmek
boil
{f} haşlanmak
boil
(Diş Hekimliği) genellikle bir kıl folikülü civarında olan lokalize deri absesi
boil
{f} köpürmek
boil
{i} son radde
boil
{f} fokurdamak
boil
boil away kaynayarak buharlaşıp yok olmak
English - English
boil
to heat to the boiling point, or so as to cause ebullition; as, to boil water

    Hyphenation

    to heat to the boil·ing point, or so as to cause ebullition; as, to boil wa·ter

    Pronunciation

Favorites