to have a vehement desire

listen to the pronunciation of to have a vehement desire
English - Turkish

Definition of to have a vehement desire in English Turkish dictionary

thirst
{f} susamak

susamaktan kendimi alamıyorum - I can't help being thirsty.

thirst
susuzluk

Tom susuzluktan ölüyordu. - Tom was dying of thirst.

Biz sadece aç değiliz fakat aynı zamanda susuzluk da çekiyoruz. - Not only were we hungry, but we were also suffering from thirst.

thirst
{f} susa

Sadece susadığında su iç; bir günde 8 bardak içmek efsanedir. - Drink water only when you are thirsty; drinking 8 glasses a day is only a myth.

Kimi yiyecekler bizleri susatırlar. - Some kinds of food make us thirsty.

thirst
güçlü arzu
thirst
susamışlık
thirst
ihtiras
thirst
(isim) susuzluk, susama, şiddetli istek, hararet, arzu
thirst
{i} arzu
thirst
(Tıp) Su içme isteği ile belirgin kuvvetli his, susuzluk
thirst
{i} susuzluk hissi, susuzluk hissetme
thirst
{f} for -i çok arzu etmek, -i çok istemek, -e susamak
thirst
teşnelik
thirst
iştiyak
thirst
özlemek
thirst
{i} susama

Gerçek bir programcı yatmadan önce komodine iki bardak koyar: biri gece boyunca içmek için su dolu ve susamayacağı ihtimaline karşın diğeri boş. - Before going to bed, a real programmer puts on the bedside table two glasses: one with water to drink during the night, and another empty, in case he won't be thirsty.

Tom Mary'ye içecek bir şey teklif etti ama o susamadığını söyledi. - Tom offered Mary something to drink, but she said she wasn't thirsty.

thirst
(fiil) susamak
thirst
{i} arzu, istek
thirst
susuz olmak
thirst
{i} hararet
English - English
thirst
to have a vehement desire

    Hyphenation

    to have a ve·he·ment de·sire

    Turkish pronunciation

    tı häv ı vıhimınt dîzayır

    Pronunciation

    /tə ˈhav ə vəˈhēmənt dəˈzīər/ /tə ˈhæv ə vəˈhiːmənt dɪˈzaɪɜr/
Favorites