to have a purpose or intention; to discourse

listen to the pronunciation of to have a purpose or intention; to discourse
English - Turkish

Definition of to have a purpose or intention; to discourse in English Turkish dictionary

purpose
gaye

Oda bu amaç için gayet uygun. - The room is perfectly suitable for this purpose.

purpose
{i} amaç

Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır. - Making money is his main purpose in life.

Alan askeri amaç için kullanılır. - The site is used for military purposes.

purpose
isteyerek
purpose
(Bilgisayar) amacı

O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi. - He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.

Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider. - Many students go to Europe for the purpose of studying music.

purpose
kararlılık
purpose
niyet
purpose
erek
purpose
kasıt

O onu kasıtlı yapmadı. - He didn't do it on purpose.

Vazoyu kasıtlı olarak kırdım. - I broke the vase on purpose.

purpose
mahsus

Bunu mahsus yapıyorsun! - You're doing it on purpose!

purpose
bile bile
purpose
faydalı surette
purpose
murat
purpose
{i} kararlılık, azim
purpose
serve the purpose işine gelmek
purpose
maksa

Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir. - No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.

purpose
meram
purpose
kasten

Bunu kasten yaptın, değil mi? - You did this on purpose, didn't you?

Tom kasten camı kırdı. - Tom broke the window on purpose.

English - English
purpose
to have a purpose or intention; to discourse
Favorites