to have a desire or yearning; to long; to hanker

listen to the pronunciation of to have a desire or yearning; to long; to hanker
English - Turkish

Definition of to have a desire or yearning; to long; to hanker in English Turkish dictionary

wish
{f} dilemek

Sadece sana şans dilemek için uğradım. - I just stopped by to wish you luck.

Sana iyi şans dilemek için geldim. - I came to wish you good luck.

wish
{i} arzu

Benim arzuma boyun eğmesi için onu zorladım. - I forced him into complying with my wish.

Anne babasının arzusunun aksine şarkıcı oldu. - He became a singer against his parents wishes.

wish
{i} dilek

Bu harika günde bütün en iyi dileklerimle. - All the best wishes on this wonderful day.

O, sana en iyi dileklerini gönderdi. - She sent you her best wishes.

wish
{i} istek

İnşallah isteklerin gerçekleşir. - I hope your wishes will come true.

O, ebeveynlerinin isteklerine karşı çıktı ve yabancı ile evlendi. - She went against her parent's wishes, and married the foreigner.

wish
{f} dile

Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur. - There were times when Tom wished he hadn't married Mary.

Herkes vali seçilmiş olmayı diledi. - Everybody wished he had been elected governor.

wish
{f} 1. Dilek belirtir: I wish you'd shut up. Sen bir sussan. I wish they'd come today. Bugün bir gelseler. I wish they were coming today. Gönül
wish
{i} isteme

Kocanızla iletişim kurmayı istemenizi anlıyorum. - I understand you wish to contact your husband.

Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir. - Ken wishes to brush up his English.

wish
Dilek belirtir: I wish you'd shut up. Sen bir sussan. I wish they'd come today. Bugün bir gelseler. I wish they were coming today. Gönül
wish
istemek

Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir. - Jane wishes she could see sumo in England.

Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir. - Ken wishes to brush up his English.

wish
{i} umut
wish
{f} umut etmek
English - English
wish
to have a desire or yearning; to long; to hanker
Favorites