Kimse benim ülkemden nefret etmek istemez.
- Nobody wants to hate my country.
İnsanlar gerçekten birbirlerinden nefret etmek zorundalar mı?
- Do people really have to hate one another?
Jack Dorsey benden nefret ediyor.
- Jack Dorsey hates me.
Bazıları tartışmaktan nefret ederler.
- Some people hate to argue.
Kıskançlık yedi ölümcül günahtan biridir.
- Envy is one of the seven deadly sins.
Kıskanç ölür ama kıskançlık asla ölmez.
- The envious die, but envy never does.
Ondan nefret etmemin nedeni bu.
- This is why I hate him.
O, kocasından nefret etti.
- She hated her husband.
Haset etmek günahtır.
- To feel envy is a sin.
Kıskançlık imrenme ile aynı değildir. İkisini karıştırmayın. Bir fark var.
- Jealousy is not the same as envy. Do not confuse the two. There is a difference.
Bir yandan da ona imreniyorum; tam olarak ne istediğini biliyor ve onu elde etmekten çekinmiyor.
- In some ways, I envy him; he knows exactly what he wants and he's not afraid to take it.
Yedi ölümcül günah şunlardır: kibir, kıskançlık, açgözlülük, öfke, şehvet düşkünlüğü, oburluk ve tembellik.
- The seven deadly sins are: pride, envy, greed, anger, lust, gluttony and sloth.
Aşk sabırlıdır, aşk şefkatlidir. Kıskanmaz, övünmez, kibirli değildir.
- Love is patient, love is kind. It does not envy, it does not boast, it is not proud.
Komşu kadın neredeyse kıskançlıktan öldü.
- The neighbor woman nearly died of envy.
Yedi ölümcül günah şunlardır: kibir, kıskançlık, açgözlülük, öfke, şehvet düşkünlüğü, oburluk ve tembellik.
- The seven deadly sins are: pride, envy, greed, anger, lust, gluttony and sloth.
He gave me a look filled with pure hate.
... I don't hate Jews. ...
... Or I hate my job. ...