Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
- Paris did her best to defend her liberties.
Kendini savunmak zorundasın.
- You have to defend yourself.
Ben söylediğini doğru bulmuyorum fakat onu söyleme hakkını ölünceye kadar savunacağım.
- I disapprove of what you say, but I will defend to the death your right to say it.
Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.
- It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers.
Bütün polis memurları kendilerini ayaklanmacılara karşı korumak için kalkanlarla donatıldı.
- All the police officers were equipped with shields to defend themselves against the rioters.
Ükemizi yabancı saldırısından korumak zorundayız.
- We have to defend our country from the foreign aggression.