Güneşli bir günde, Tom çimende uzanmayı sever.
- Tom loves to lie in the grass on a sunny day.
Köpeğim sık sık çimene uzanır.
- My dog often lies on the grass.
Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.
- As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.
Inek, uzun, yeşil çimenlerin arasında çok yavaş hareket ediyordu.
- The cows were moving very slowly through the long green grass.
Çayırda rüzgar esiyor.
- The wind is blowing on the grass.
İnekler çayırda ot yiyorlar.
- Cows are eating grass in the meadow.
Biz kilisenin etrafındaki bütün çimenleri ve yabani otları kestik.
- We cut away all the grass and weeds around the church.
Tavşanlarımı otla besliyorum.
- I feed my hares with grass.
He flew at me with his knife, and I had to grass him twice, and got a cut over the knuckles, before I had the upper hand of him.
... lronically, grass seeds become the most important food crops ...
... the unheralded hero of human history, grass. ...