English - Turkish
Definition of to give birth: she delivered a baby boy yesterday in English Turkish dictionary
- deliver
- teslim etmek
Bu paketi Tom Jackson'a teslim etmek zorundayım.
-I have to deliver this package to Tom Jackson.
Amazon paketleri teslim etmek için dronlar kullanmak istiyor.
-Amazon wants to use drones to deliver packages.
- deliver
- {f} dağıtmak
Önümüzdeki pazartesiden önce her şeyi dağıtmak için elimizden geleni yapacağız.
-We'll do our best to deliver everything before next Monday.
- deliver
- {f} serbest bırakmak
- deliver
- {f} söylemek
- deliver
- {f} iletmek
- deliver
- {f} kurtarmak
- deliver
- doğum yaptırmak
- deliver
- yapıştırmak
- deliver
- vermek (söylev)
- deliver
- (konuşma/vb.) okumak
- deliver
- (alıcının evine/işyerine) teslim etmek
- deliver
- teslim et
Teslim etmemi istediğin paket nerede?
-Where's the package you wanted me to deliver?
Tom paketi Mary'nin evine zaten teslim etti.
-Tom has already delivered the package to Mary's house.
- deliver
- yapmak
- deliver
- doğurtmak
- deliver
- (from ile) kurtarmak
- deliver
- {f} gazete
- deliver
- (Tıp) Bir parça veya oluşumu tutunduğu yerden çıkarmak
- deliver
- x gönder/doğurt
- deliver
- {f} teslim etmek, bırakmak, vermek: They will deliver the furniture tomorrow morning. Mobilyayı yarın sabah teslim edecekler
- deliver
- çocuğu almak
Related Terms
English - English
Definition of to give birth: she delivered a baby boy yesterday in English English dictionary
- deliver
to give birth: she delivered a baby boy yesterday
Hyphenation
to give birth: she delivered a ba·by boy yes·ter·dayPronunciation
Resimler
Favorites