to give, offer, free, save, relate

listen to the pronunciation of to give, offer, free, save, relate
English - Turkish

Definition of to give, offer, free, save, relate in English Turkish dictionary

deliver
teslim etmek

Tom bu mesajı teslim etmek için buraya gelmemi istedi. - Tom asked me to come here to deliver this message.

Bir pizzayı teslim etmek ne kadar sürer? - How long does it take to deliver a pizza?

deliver
{f} dağıtmak

Önümüzdeki pazartesiden önce her şeyi dağıtmak için elimizden geleni yapacağız. - We'll do our best to deliver everything before next Monday.

deliver
{f} serbest bırakmak
deliver
{f} söylemek
deliver
{f} iletmek
deliver
{f} kurtarmak
deliver
doğum yaptırmak
deliver
yapıştırmak
deliver
vermek (söylev)
deliver
(konuşma/vb.) okumak
deliver
(alıcının evine/işyerine) teslim etmek
deliver
teslim et

Tom paketi Mary'nin evine zaten teslim etti. - Tom has already delivered the package to Mary's house.

Notu teslim ettin mi? - Did you deliver the note?

deliver
yapmak
deliver
doğurtmak
deliver
(from ile) kurtarmak
deliver
{f} gazete
deliver
(Tıp) Bir parça veya oluşumu tutunduğu yerden çıkarmak
deliver
x gönder/doğurt
deliver
{f} teslim etmek, bırakmak, vermek: They will deliver the furniture tomorrow morning. Mobilyayı yarın sabah teslim edecekler
deliver
çocuğu almak
English - English
{v} deliver
to give, offer, free, save, relate
Favorites