to get on horseback, ascend, rise, set, to place on a carriage, as a gun

listen to the pronunciation of to get on horseback, ascend, rise, set, to place on a carriage, as a gun
English - Turkish

Definition of to get on horseback, ascend, rise, set, to place on a carriage, as a gun in English Turkish dictionary

mount
{f} çıkmak

Bu araba kolayca dağa çıkmak için yeterli güce sahiptir. - This car has enough power to go up the mountain easily.

mount
{i} dağ

Karlarla örtülü şu dağa bak. - Look at that mountain which is covered with snow.

Everest dağı dünyanın en yüksek tepesidir. - Mount Everest is the world's highest peak.

mount
çıkarma
mount
başlatmak
mount
tutturmak
mount
(Bilgisayar) oluştur
mount
duraç
mount
tırmanmak

Şu dağa tırmanmak istiyoruz. - We'd like to climb that mountain.

O dağa tırmanmak tehlikelidir. - It is dangerous to climb that mountain.

mount
tepe

Tepesi karla kaplı olan dağın adı nedir? - What is the name of the mountain whose top is covered with snow?

Sonunda, onlar dağın tepesine ulaştı. - At last, they reached the top of the mountain.

mount
kakmak
mount
asmak
mount
ü
mount
{f} oturtmak
mount
(isim) dağ, tepe, altlık, dayanak, çerçeve, binek hayvanı
mount
{f} üzerine yerleştirmek
mount
{i} çerçeve

Bob portreyi hoş bir çerçeve ile çerçeveledi fakat o tepetaklak olmuştu. - Bob mounted the portrait in a fancy frame, but it was upside down.

mount
(Tıp) Mikroskopla bakılacak şeyi içinde tutan cam levhacıklar, lam ve lamel
mount
{f} düzenlemek
mount
ata bindirmek
English - English
{v} mount