Ben sadece benim toplumsal yükümlülüklerimi yerine getirmek için partiye gittim.
- I only went to the party to fulfill my societal obligations.
O, görevini yerine getirmek için sağlığını feda etti.
- He sacrificed his health to fulfill his duty.
Sözlerinizi yerine getirmek için elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız.
- You should do your best to carry out your promises.
Planı uygulamak zordu.
- It was difficult to carry out the plan.
Onun için planı uygulamak kolay.
- It is easy for him to carry out the plan.
Ben bu planı gerçekleştirmek için kararlıyım.
- I am determined to carry out this plan.
O, planı gerçekleştirmek için bütün deneyimine başvurmak zorunda kaldı.
- He had to call on all his experience to carry out the plan.
Onun teklifini gerçekleştirmelisin.
- You should carry out his offer.
Sözlerini gerçekleştirmelisin.
- You should carry out your promises.
İsteklerimden herhangi birini benim için yapmamanı istiyorum.
- I ask you not to fulfill for me any of my requests.
Değişmez bir karar verdikten sonra, o, hayallerini gerçekleştirmek için planlar yapmaya başladı.
- Having made an unwavering decision, he started to make plans to fulfill his dreams.
Görevini yerine getirmelisin.
- You must fulfill your duty.
Koşulları yerine getirmede başarısız oldular.
- They failed to fulfill the conditions.
Uyku ihtiyacını gidermek yerine ihmal edenler, sonrasında ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşacaklardır.
- Those who ignore rather than fulfill their need for sleep will soon encounter serious effects on their health.
The Boy was going to the seaside to-morrow. Everything was arranged, and now it only remained to carry out the doctor's orders.
My lady is positively fulfilled of grace.
This is the most fulfilling work I've ever done.
... he can fulfill his needs using only a tenth of a square mile of land. ...