to form or enter into a line

listen to the pronunciation of to form or enter into a line
English - Turkish

Definition of to form or enter into a line in English Turkish dictionary

line
{i} hat

Havalanından şehir merkezine hangi demir yolu hattını kullanacağımı bana söyle lütfen. - Please tell me which railway line to use from the airport to downtown.

Tom'un grev hattını geçecek cesareti olduğundan şüpheliyim. - I doubt that Tom has the courage to cross the picket line.

line
{f} doldurmak
line
sıralamak
line
(Argo) kandırıcı sözler
line
ton
line
çizgilerle göstermek
line
astarlamak
line
doğru çizgi
line
sıra oluşturmak
line
desen
line
(tenek ve deniz) hat
line
çizgi

Elbiselerin yeni çizgisi Paris'ten. - The new line of dresses is from Paris.

Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş. - The playground is divided into three areas by white lines.

line
{i} kablo
line
{f} kaplamak
line
ölçme ipi
line
(İnşaat) boru, hat, çizgi
line
{i} bilgi
line
kısa mektu
line
{i} kuyruk

Tom üç saat kuyrukta beklemek zorunda kaldı. - Tom had to wait in line for three hours.

Tom bir saat kuyrukta bekledi. - Tom stood in line for an hour.

line
dizgin
English - English
line
to form or enter into a line

    Hyphenation

    to form or en·ter in·to a line

    Turkish pronunciation

    tı fôrm ır entır întı ı layn

    Pronunciation

    /tə ˈfôrm ər ˈentər əntə ə ˈlīn/ /tə ˈfɔːrm ɜr ˈɛntɜr ɪntə ə ˈlaɪn/
Favorites