to force to

listen to the pronunciation of to force to
English - Turkish
zorlamak

Onu alması için Tom'u zorlamak zorunda kaldım. - I had to force Tom to take it.

zorla

Onu yapması için Tom'u zorlamayacağım. - I'm not going to force Tom to do that.

Tom'u bunu yapması için zorlayamazsın. - You can't force Tom to do that.

to force
zorlamak

Linda, Dan'ı evliliğe zorlamak için hamile olduğunu iddia etti. - Linda claimed she was pregnant to force Dan into marriage.

Gitmen için seni zorlamak istemiyorum. - I don't want to force you to go.

English - English

Definition of to force to in English English dictionary

to force
coerce
to force to
Favorites