Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.
- Young girls' desire for slim figures is strong.
Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
- This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
Çek miktarını hem rakamla hem de harflerle yazın.
- Write the amount on the check in letters as well as figures.
Tom rakamlarda hatasızdır.
- Tom is accurate at figures.
Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.
- This figure is supposed to represent Marilyn Monroe, but I don't think it does her justice.
O orantılı bir figüre sahiptir.
- She has a well-proportioned figure.
O iyi bir şahsiyete sahiptir.
- She has a good figure.
Onun iyi bir vücut yapısı olduğu için ne giyse ona uyar.
- Because she has a good figure, whatever she wears suits her.
Bu sayıları toplayın.
- Add up these figures.
O, açılış törenine çok sayıda misafir davet etmeyi planlayacak.
- He will figure on inviting a lot of guests to the opening ceremony.
Kate iyi bir endama sahip.
- Kate has a good figure.
Garip bir kişi aniden kapıdan girdi.
- A strange figure suddenly came through the door.
Onu yapan kişinin Tom olduğunu nasıl öğrendin?
- How did you figure out Tom was the one who did it?
Tom'un gitmeyeceğini düşündüm, bu yüzden ben gittim.
- I figured Tom wasn't going to go, so I went.
Tom'un tekrar yüzüne gözüne bulaştıracağını düşündüm.
- I figured Tom would mess up again.
Postaladığım şeyi nasıl iptal edeceğimi anlayamıyorum.
- I can't figure out how to delete what I just posted.
Bu bloğa nasıl yorum postalayacağımı anlayamıyorum.
- I can't figure out how to post a comment to this blog.
Tom garajı boyamayı bitirmenin onun bir gününü alacağını düşündü.
- Tom figured it would take him a full day to finish painting the garage.
Keşke çok para ödemeden arabamı nasıl boyatacağımı bulabilsem.
- I wish I could figure out how to get my car painted without paying a lot of money.
Gölgelerden uğursuz bir şahıs ortaya çıktı.
- A sinister figure emerged from the shadows.
Tom bunun denemeye değer olduğunu düşündü.
- Tom figured it was worth a try.
Ben uzaktan yaklaşan bir suret gördüm.
- I saw a figure approaching in the distance.
Bunu halletmek zorundayım.
- I've got to figure this out.
Tom henüz onun hepsini hallettirmiyor.
- Tom doesn't have it all figured out yet.
... figure something out figure something out you something a ...
... the government. Because it's tamper-evident, even if you figure out how to override it, ...