to exhale; to emit, as breath; as, the flowers breathe odors or perfumes

listen to the pronunciation of to exhale; to emit, as breath; as, the flowers breathe odors or perfumes
English - Turkish

Definition of to exhale; to emit, as breath; as, the flowers breathe odors or perfumes in English Turkish dictionary

breathe
solu

Hiç temiz hava soludun mu? - Have you ever breathed pure air?

Bütün insanlar hava solur. - All people breathe air.

breathe
koku neşretmek
breathe
{f} rahat bırakmamak
breathe
agzından püskürtmek
breathe
{f} soluk almak, teneffüs etmek. Don't breathe a word of this to anyone. Bunu sakın kimseye söyleme. breathe down one's neck k.dili
breathe
breathe again veya freely rahat
breathe
{f} esmek
breathe
nefes al

Rahatlamak için, yavaş yavaş nefes alın. - To relax, breathe slowly.

Tom nefes almayı çok zor buldu. - Tom found it very difficult to breathe.

breathe
{f} ifade etmek
breathe
belirtmek
breathe
üfürmek
breathe
hohlamak
breathe
canlandırmak
breathe
fısıldamak
breathe
(koku/duygu/vb.) vermek
breathe
hissettirmek
breathe
aşılamak
breathe
nefes almak

Burada nefes almak mümkün değil. - It's not possible to breathe here.

Derin nefes almak sağlıklıdır. - It's healthy to breathe deeply.

English - English
breathe