to exert pressure; to bear heavily; to push, crowd, or urge with steady force

listen to the pronunciation of to exert pressure; to bear heavily; to push, crowd, or urge with steady force
English - Turkish

Definition of to exert pressure; to bear heavily; to push, crowd, or urge with steady force in English Turkish dictionary

press
bastırmak
press
sıkıp suyunu çıkarmak
press
yazılı basın
press
basın yayın
press
(Otomotiv) kalıp
press
çabuklaştırmak
press
{f} bas

Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor. - The press is interested in his private life.

Lütfen VCR'a bir kaset koy ve kayıt butonuna bas. - Please put a cassette in the VCR and press the record button.

press
makine

Makineyi çalıştırmak için bu butona basın. - Press this button to start the machine.

press
bası

Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu. - The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.

Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır. - The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve.

press
toplanmak
press
basım
press
{i} basın

O, her gün kan basıncı ölçtürmek zorundadır. - He has to have his blood pressure taken every day.

Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır. - The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve.

press
bahriye hizmetine zorlamak
press
{i} basın, medya
press
{f} bastır

Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı. - She pressed her lips firmly together.

Kalabalık kapıya doğru bastırdı. - The crowd pressed toward the gate.

press
press baskı yap/bastır
press
{i} sıkacak
press
{i} matbaa makinesi
press
{i} zorla askere alma
English - English
press
to exert pressure; to bear heavily; to push, crowd, or urge with steady force

    Hyphenation

    to ex·ert pressure; to Bear heavily; to push, crowd, or urge with stea·dy force

    Pronunciation

Favorites