Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to exercise an act of volition; to choose; to decide; to determine; to decree

listen to the pronunciation of to exercise an act of volition; to choose; to decide; to determine; to decree
English - Turkish

Definition of to exercise an act of volition; to choose; to decide; to determine; to decree in English Turkish dictionary

will
{i} istek

Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar. - They want to choose their mates by their own will.

Benim sponsorum benim öneriyi kabul etmek için istekliydi. - My sponsor was willing to agree to my suggestion.

will
niyet et/arzula
will
{i} arzu

Bu dünyada, ne kadar arzu ederseniz edin asla gerçekleşmeyecek şeyler vardır. - There are some things in this world that will never come true, no matter how much you wish for them.

will
Gelecek zaman kipinde kullanılır: They will leave tomorrow. Yarın gidecekler
will
{f} dilemek

Onu gördüğünde özür dilemek zorundasın. - You will have to apologize when you see him.

Neden özür dilemek için bir mektup yazacağım? - Why will I write a letter to apologize?

will
(İnşaat) arzu, istek, gelecek zaman eki
will
{i} irade

Onu kendi irademe karşı yaptım. - I did it against my will.

İrademe karşı beni gönderdi. - He made me go against my will.

will
vasiyetle bırakmak
will
-er
will
{f} vasiyet etmek
will
{f} istekte bulunmak
will
iradesini kullanmak
will
-ar
will
{f} emretmek
will
{i} vasiyet

Avukat benim vasiyetimi düzenledi. - The lawyer drew up my will.

Babası vasiyetinde evi ona bıraktı. - His father left him the house in his will.

will
{f} amaçlamak
will
{i} irade, istenç
will
{i} vasiyetname, vasiyet
will
{f} 1. to (bir şeyin) (birine) bırakılmasını vasiyet etmek, vasiyet yoluyla (bir şeyi) (birine)
English - English
will
to exercise an act of volition; to choose; to decide; to determine; to decree

    Hyphenation

    to ex·er·cise an act of volition; to choose; to decide; to determine; to de·cree

    Pronunciation

Favorites