İnsanlar mazerette bulunma eğilimindedir.
- People are apt to make excuses.
Kötü davranışı için kendini mazeret gösterdi.
- He excused himself for his bad behavior.
Yaptıklarının hiçbir bahanesi yoktur.
- There is no excuse for your actions.
Onun gecikmesi için hiçbir bahane yoktur.
- There is no excuse for his delay.
İnan bana, o özür işe yaramayacak.
- Believe me, that excuse ain't gonna fly.
Senin özürlerini dinlemeyi reddediyorum.
- I refuse to listen to your excuses.
Bir dahaki sefere daha mantıklı bir gerekçe bulmayı dene.
- Try and come up with a more reasonable excuse next time.
Bahane üretmiyorum, gerekçe buluyorum sadece.
- I don't make excuses. I only provide reasons.
Beni affetmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to excuse me.
Affedersiniz. Siz kimsiniz?
- Excuse me. Who are you?
Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
- Excuse me, is there a toilet nearby?
Annem onun hatasını affetti.
- My mother excused his mistake.
Beni affetmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to excuse me.
Bize biraz izin verir misiniz?
- Will you excuse us for a moment?
Bana biraz izin verir misiniz?
- Would you excuse me a moment?
I excused him his transgressions.
You know he shouldn't have done it, so don't try to excuse his behavior!.
Tell me why you were late – and I don't want to hear any excuses!.
... I used to consult to businesses ' excuse me, to hospitals and to health care providers. ...
... UH, EXCUSE ME, LONNIE. ...