to exclude; to specify as being an exception

listen to the pronunciation of to exclude; to specify as being an exception
English - Turkish

Definition of to exclude; to specify as being an exception in English Turkish dictionary

except
hariç

Pazar günleri hariç her gün çalışırım. - I work every day except for Sundays.

Pazar günleri hariç her gün çalışırım. - I work every day except on Sunday.

except
{e} -den başka, hariç, dışında. bağ
except
{f} hariç tutmak
except
olmazsa
except
-den başka
except
müstesna
except
meğerki
except
saymamak
except
ayırmak
except
{f} -in dışında tutmak: He excepted Harun from this. Harun'u bunun dışında tuttu
except
ayrı tutmak
except
başka

Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı. - Nothing could be done, except wait.

Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu. - We had no choice except to put up with it.

except
fakat

Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı. - I would buy this watch, except it's too expensive.

except
(fiil) hariç tutmak, dışında tutmak, ayırmak, karşı çıkmak, itiraz etmek
except
{f} itiraz etmek
except
conj. haricinde
except
ayrı tut
except
(bağlaç) yoksa, haricinde, olmazsa, başka
English - English
except
to exclude; to specify as being an exception
Favorites