to enter into the conjugal or connubial state; to take a husband or a wife

listen to the pronunciation of to enter into the conjugal or connubial state; to take a husband or a wife
English - Turkish

Definition of to enter into the conjugal or connubial state; to take a husband or a wife in English Turkish dictionary

marry
{f} evlenmek

Onunla evlenmek niyetindeydi. - He intended to marry her.

Ben, şimdi benimle evlenmek istediğini biliyorum, ama siz daha sonra ikinci düşüncelere sahip olacağınızı düşünmüyor musunuz? - I know you want to marry me now, but don't you think you'll have second thoughts afterward?

marry
baş göz etmek
marry
(ile) evlenmek
marry
başını bağlamak
marry
ile evlenmek

Hanako'nun Taro ile evlenmek istemediği açıktı. - It was clear that Hanako did not wish to marry Taro.

Tom Mary ile evlenmek istemiyordu. - Tom didn't want to marry Mary.

marry
izdivaç etmek
marry
evlen

18 yaşından küçükler evlenemez. - People under 18 cannot marry.

Keşke benimle evlense. - If only she would marry me.

marry
Ya! Acayip! Aman Allahım
marry
{f} birleşmek; birleştirmek
marry
{f} evermek
marry
nikah kıymak
marry
birleşmek
marry
ya
marry
allahım
marry
{f} evlendirmek

Kızını benim gibi bir adamla evlendirmek ister misin? - Would you want your daughter to marry a guy like me?

Kızını bir doktorla evlendirmek istiyor. - She wants to marry her daughter to a doctor.

marry
marry evlendir/evlen
English - English
marry
to enter into the conjugal or connubial state; to take a husband or a wife

    Hyphenation

    to en·ter in·to the con·ju·gal or con·nu·bi·al state; to take a hus·band or a wife

    Pronunciation

Favorites