Bağırmak istemiyorum.
- I don't want to shout.
Duyulmak için bağırmak zorunda kaldım.
- I had to shout in order to be heard.
Sesinin çıktığı kadar bağırdı.
- She shouted at the top of her voice.
Sesinin çıktığı kadar bağırdı.
- He shouted at the top of his voice.
Her ev diğerine bağırma mesafesindedir.
- Each house is within shouting distance of another.
Bağırmanıza gerek yok. Sizi duyabiliyorum.
- You don't have to shout. I can hear you.