Tom dahil olmaktan korkuyor.
- Tom is afraid to get involved.
Tom muhtemelen dahil olmak istemeyecek.
- Tom is unlikely to want to get involved.
Rüşvet içermeyen bir seçenek olduğuna eminim.
- I'm sure there's an option that doesn't involve a bribe.
Hisse senetlerine yatırım yapmak risk içerir.
- Investing in stocks involves risk.
Tom'un olanlara karışmış olabileceğini düşünüyorum.
- I think Tom might be involved in what happened.
O cinayet davasına karışmış gibi görünüyor.
- She seems to be involved in that murder case.
Üzgünüm, Tom, seni karıştırmak istemedim.
- Sorry, Tom, I didn't want to get you involved.
Seni karıştırmak istemedim.
- I didn't mean to involve you.