to engage in strife or combat; to fight

listen to the pronunciation of to engage in strife or combat; to fight
English - Turkish

Definition of to engage in strife or combat; to fight in English Turkish dictionary

debate
{i} çekişme
debate
{i} tartışma

Tartışmada onu tamamen yendim. - I beat him completely in the debate.

Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı. - The eloquent scholar readily participated in the debate.

debate
{i} müzakere

Müzakere ne zaman gerçekleşecek? - When will the debate take place?

debate
münazara

Tom lisenin münazara takımına katıldı. - Tom joined his high school's debate team.

Münazara için oda var. - There's room for debate.

debate
fikir çatışması
debate
görüşmek
debate
{i} görüşme

Görüşme bu gece olacak. - The debate will happen tonight.

Görüşme ne zaman gerçekleşecek? - When will the debate take place?

debate
tartışmak

En ilişkili konuları tartışmak için zaman geldi. - The time has come to debate the most relevant matters.

Bunu tartışmak istemiyorum. - I don't wish to debate this.

debate
{f} tartış

O, tartışmada uyuyor gibi yaptı. - She pretended to be asleep during the debate.

Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı. - The eloquent scholar readily participated in the debate.

debate
çok düşünmek, düşünüp taşınmak: "He debated with himself before reaching the decision. - Kararını vermeden önce çok düşündü."
debate
(fiil) çekişmek, tartışmak, danışmak; düşünüp taşınmak; dikkate almak
debate
debating society münazaralar tertip eden kurum
debate
{f} çok düşünmek, düşünüp taşınmak: He debated with himself before reaching the decision. Kararını vermeden önce çok düşündü
debate
{f} dikkate almak
English - English
debate
to engage in strife or combat; to fight
Favorites