English - Turkish
Definition of to engage in a brawl; to fight or quarrel in English Turkish dictionary
- bir arbedede girişme; savaşmak ya da kavga
- brawl
- {i} arbede
Çokta arbede sayılmazdı.
-It wasn't much of a brawl.
- brawl
- dövüş
- brawl
- dalaşmak
- brawl
- ağız dalaşı etmek
- brawl
- kavga
Dan, Matt ve Linda arasında bir kavgayı tetikledi.
-Dan triggered a brawl between Matt and Linda.
Tom bir sokak kavgasına bulaştı.
-Tom was involved in a street brawl.
- brawl
- dalaş
Polis göstericilerle dalaştı.
-The police brawled with the demonstrators.
- brawl
- {f} kavga et
- brawl
- ağız dalaşı
- brawl
- patırtı etmek
- brawl
- {f} gürül gürül akmak
- brawl
- {i} hırgür
- brawl
- f kavga etmek
- brawl
- eski bir Fransız halk oyunu
- brawl
- gürültülü ziyafet
- brawl
- {f} kavga etmek
- brawl
- (fiil) kavga etmek, tartışmak, gürül gürül akmak
- brawl
- {i} tartışma
Related Terms
English - English
Definition of to engage in a brawl; to fight or quarrel in English English dictionary
- brawl
to engage in a brawl; to fight or quarrel
Hyphenation
to en·gage in a brawl; to fight or quar·relPronunciation
Resimler
History
Favorites