to endeavor diligently; to be zealous

listen to the pronunciation of to endeavor diligently; to be zealous
English - Turkish

Definition of to endeavor diligently; to be zealous in English Turkish dictionary

study
çalışmak

Teste çalışmak için evde kaldın mı? - Did you stay home to study for the test?

Arapça çalışmak istiyorum. - I would like to study Arabic.

study
{i} tetkik
study
{i} görülecek şey
study
{i} çalışma odası

Babam bir garajı bir çalışma odasına dönüştürdü. - My father converted a garage into a study.

Onun çalışma odası parka bakıyor. - His study faces the park.

study
öğrenme

O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti. - He went to Italy in order to study music.

Tom Fransızca öğrenme niyetiyle Fransaya geldi. - Tom came to France with the intention of studying French.

study
okulda okumak
study
etüt etmek
study
inceleme

Tom yaşamını bu olguyu incelemeye adamış. - Tom devoted his life to the study of this phenomenon.

Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik. - We went to the museum to study Japanese history.

study
(çimke) bandıkmak
study
{f} gözetmek
study
{f} çalışma yapmak

Çalışma yapmak için çok yorgunum. - I'm too tired to do study.

study
(isim) öğrenim, tahsil, tetkik, çalışma, inceleme, araştırma, araştırma konusu, görülecek şey, çalışma odası, taslak, eskiz, deneme, ön çalışma, etüt, rol ezberleme
study
{i} taslak
study
{f} çabalamak
study
{f} öğrenmek

İngilizce öğrenmek için Amerika'ya gitti. - He went to America to study English.

Yabancı bir dil öğrenmek zordur. - Studying a foreign language is hard.

study
{i} müz. etüt
study
{i} ön çalışma
study
(fiil) eğitimini görmek, okumak, öğrenmek, çalışmak, çalışma yapmak, araştırmak, incelemek, gayret etmek, çabalamak, gözetmek, saygılı olmak
study
araştırma konusu veya sahası
study
alıştırma taslak
English - English
study
to endeavor diligently; to be zealous
Favorites