to encounter; to meet; to have to do with

listen to the pronunciation of to encounter; to meet; to have to do with
English - Turkish

Definition of to encounter; to meet; to have to do with in English Turkish dictionary

cope
{f} başa çıkmak

Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu. - He didn't have enough experience to cope with the problem.

cope
{f} üstesinden gelmek

Bu zor sorunların üstesinden gelmek zorundasın. - You have to cope with those difficult problems.

cope
{f} (with) (ile) baş etmek, (ile) başa çıkmak, (-in) üstesinden gelmek
cope
{f} çare bulmak
cope
{f} örtmek
cope
{f} üstünü kapamak
cope
{i} papaz cüppesi
cope
(Mekanik) üst döküm derecesi
cope
cüppe
cope
(with ile) başa çıkmak
cope
(Mühendislik) örtme, üst döküm derecesi
cope
(Mukavele) başarıyla üstesinden gelmek
cope
kaplamak
cope
(fiil) başa çıkmak, üstesinden gelmek, çare bulmak; uğraşmak; örtmek, üstünü kapamak
cope
ile uğraşmak
cope
marangozlukta birbirine uydurup birleştirmek
cope
başa çık

O, gerilimle başa çıkamıyor. - She is unable to cope with stress.

O bütün işle başa çıkacak. - She will cope with all the work.

cope
(isim) papaz cüppesi, örtü
cope
cüppe giymek
cope
with ile başa çıkmak
English - English
cope
to encounter; to meet; to have to do with
Favorites