to eat grass; to feed on growing herbage; as, cattle graze on the meadows

English - Turkish

Definition of to eat grass; to feed on growing herbage; as, cattle graze on the meadows in English Turkish dictionary
graze: sıyrık
graze: {f} otlamak
graze: otarmak
graze: (Askeri) YALAYARAK GEÇMEK: Zemine yakın geçiş. Ayakta duran bir insana çarpacak kadar alçaktan geçen ve zemine hemen hemen paralel bir yol takip eden bir atım. 2. SATIHTA: Havada infilak veya sekme ateşinde paralanma noktası satıhta veya satıh altında vukua gelen infilakleri belirtmek için kullanılan kıymetlendirme veya gözetleme terimi. Ayrıca bakınız: "air", "graze burst"
graze: otlanmak
graze: {f} otlatmak
graze: sıyırmak
graze: sıyırıp geçmek
graze: otlat
Umut aptalların otlattığı çayırdır - Hope is the meadow on which fools graze.
graze: {f} sıyrılmak
graze: x sıyır/kullan/otla/otlat
graze: {i} sıyırma

English - English

Definition of to eat grass; to feed on growing herbage; as, cattle graze on the meadows in English English dictionary: graze

to eat grass; to feed on growing herbage; as, cattle graze on the meadows

Hyphenation

to eat grass; to feed on grow·ing herbage; as, cat·tle graze on the meadows

History

Favorites