Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
- These two lines cut across each other at right angles.
John ve Mary birbirini seviyordu.
- John and Mary loved each other.
İki erkek kardeş birbirine gülümsedi.
- The two brothers smiled at each other.
Tom ve Mary birbirine çok yakın.
- Tom and Mary are very close to each other.
Sanki yıllarca birbirlerini görmemişler gibi İki insan yürekten tokalaşıyorlardı.
- The two people were shaking hands heartily as if they had not seen each other for years.
Onlar asla birbirlerini tekrar görmeyeceklerdi.
- They were never to see each other again.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
- My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
- We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
Biz birbirimizi tanımıyoruz.
- We don't know each other.
Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
- We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
Maria and Robert loved each other.
... I AM NOT WATCHING A BUNCH OF GIRLIE MEN SLAP EACH OTHER ...
... with each other, either through a computer or through ...