Çöpü ayırmak önemlidir.
- It's important to separate the rubbish.
Telleri ayırmak zorunda kalacağız.
- We'll have to separate the wires.
Onların her biri ayrı ayrı ödedi.
- They each paid separately.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.
- They want to separate after 40 years of marriage.
Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
- Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
Guangdong'u Guangxi'den ne ayırıyor?
- What separates Guangdong from Guangxi?
Dili kültürden ayıramazsınız.
- You can't separate language from culture.
Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir.
- It is not always easy to separate right from wrong.
Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
- The Karakoram separates China from Pakistan.
Separate the articles from the headings.