Telleri ayırmak zorunda kalacağız.
- We'll have to separate the wires.
Çöpü ayırmak önemlidir.
- It's important to separate the rubbish.
Bu ayrı bir tedavi için yeterince önemli.
- This is important enough for separate treatment.
Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
- Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
Tom karısından ve çocuklarından ayrılmayı istemiyordu.
- Tom didn't like being separated from his wife and children.
Ailesinden ayrılmayı sevmiyordu.
- He didn't like being separated from his family.
Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur.
- It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.
Guangdong'u Guangxi'den ne ayırıyor?
- What separates Guangdong from Guangxi?
Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
- The Karakoram separates China from Pakistan.
Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır.
- The English Channel separates England and France.