to discharge an obligation or debt

listen to the pronunciation of to discharge an obligation or debt
English - Turkish

Definition of to discharge an obligation or debt in English Turkish dictionary

pay
{i} ücret

Saatlik ücretin ne kadar? - How much is your hourly pay?

Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler. - Poor Japanese immigrants were willing to work for low pay.

pay
{i} ödenek
pay
{f} (paid)
pay
{f} öde

Kredi kartıyla ödeyebilir miyim? - Can I pay with a credit card?

Hey! Scott! Faturamı öde! - Hey! Scott! Pay my bill!

pay
karşılığını vermek
pay
maaş

Maaş altı kişilik bir aile için yeterli değildir. - The pay is not adequate for a family of six.

Tom ona ödediğimiz maaşı hak ediyor. - Tom deserves the salary we pay him.

pay
vergin
pay
yarar sağlamak
pay
ödemek

Vergi ödemek her işçinin yükümlülüğüdür. - It is the obligation of every worker to pay taxes.

Ben bir kredi kartı ile ödemek istiyorum. - I would like to pay with a credit card.

pay
kâr getirmek
pay
(Askeri) ÖDEME: Bir borcun tasfiyesi
pay
{f} para vermek

Bir otel odasına dünya kadar para vermek istemiyorum. - I don't want to pay through the nose for a hotel room.

pay
{i} bedel

Özgürlük için bedel ödenmeli. - One must pay for freedom.

Bir dahaki sefere bunun bedelini ödersin! - Next time you'll pay for it!

pay
kar getirmek
pay
pay dirt işletme zahmetine değer mi
pay
{i} ödeme

Faturayı ödemediği için suyu kestiler. - They shut his water off because he didn't pay the bill.

Ödeme yapmadan restorandan ayrıldı. - He left the restaurant without paying.

pay
(fiil) ödemek, karşılığını vermek, para vermek, değmek, etmek
English - English
pay

He was allowed to go as soon as he paid.

to discharge an obligation or debt

    Hyphenation

    to dis·charge an ob·li·ga·tion or debt

    Turkish pronunciation

    tı dîsçärc ın äblıgeyşın ır det

    Pronunciation

    /tə dəsˈʧärʤ ən ˌäbləˈgāsʜən ər ˈdet/ /tə dɪsˈʧɑːrʤ ən ˌɑːbləˈɡeɪʃən ɜr ˈdɛt/
Favorites