Tanaka ailesi onlarla yemek yemem için beni davet etti.
- The Tanakas invited me to dine with them.
Rezervasyon olmadan bu restoranda yemek yemek imkansız.
- It's impossible to dine at this restaurant without reservations.
Rezervasyon olmadan bu restoranda yemek yemek imkansız.
- It's impossible to dine at this restaurant without reservations.
Onunla yemek yemek için bir randevum var.
- I have an appointment to dine with him.
İyi bir şarap menüleri olsa bile, burada akşam yemeği yemek istemeyeceğim.
- Even if they have a good wine menu, I will not want to dine here.