to die; in later use especially to die slowly, waste away

listen to the pronunciation of to die; in later use especially to die slowly, waste away
English - Turkish

Definition of to die; in later use especially to die slowly, waste away in English Turkish dictionary

starve
açlıktan ölmek

Açlıktan ölmek zorunda değiliz. - We don't have to starve.

Tom açlıktan ölmek istemiyordu. - Tom didn't want to starve.

starve
{f} açlıktan kıvranmak
starve
açlık çekmek
starve
açlıktan öl

Bir deri bir kemik açlıktan ölmüş bir kediydi. - It was a cat starved to skin and bones.

Onun emrinde çalışmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim. - I would rather starve than work under him.

starve
kurt gibi acıkmak
starve
{f} açlıktan öldürmek
starve
{f} aç bırakmak
starve
(Tıp) Açlık çekmek,a çlıktan bitkinleşmek, açlıktan ölmek
starve
(fiil) açlıktan kıvranmak, açlıktan ölmek, çok acıkmak, midesi kazınmak, sefalet çekmek, aç olmak, aç bırakmak, açlıktan öldürmek, mahrum etmek
starve
be starved for çok özlemek
starve
{f} for (bir şeyin) eksikliğini/yokluğunu çok duymak
starve
acıktır/açlıktan öl
starve
yoksulluk çekmek
starve
açlık çektirerek istenilen duruma getirmek
starve
{f} midesi kazınmak
starve
{f} mahrum etmek
starve
{f} k.dili. çok acıkmak
starve
yokluğundan mustarip olmak
starve
{f} çok acıkmak
English - English
starve

noble Britomart / Released her, that else was like to sterue, / Through cruell knife that her deare heart did kerue.

to die; in later use especially to die slowly, waste away
Favorites