Seni ürkütmek istemedim.
- I didn't mean to startle you.
Seni şaşırtmak istemedim.
- I didn't mean to startle you.
Biz kimseyi korkutmak istemiyoruz.
- We don't want to startle anyone.
Üzgünüm seni korkutmak istemedim.
- I'm sorry, I didn't mean to startle you.
Bu onları korkutabilir.
- It might startle them.
Gürültü onu korkuttu.
- The noise startled him.